Diziİncelemeler

Pera Palas’ta Gece Yarısı : Şu Duvarların Dili Olsa da Konuşsa

Pera Palas Oteli bir İstanbul markasıdır. Ondokuzuncu yüzyılın sonunda, 1895 yılında açılış balosu yapılan otel;  saray dışında ilk elektriğin verildiği, asansörü ve akar sıcak suyu bulunan bir mekandı. Bu özelliklerinden de anlaşılacağı üzere modern hayatın yaşama geçirildiği ilk yerdir. Tabii ki uluslararası bir oteldi ve kimler kimler geçmedi ki bu otelden. Dizi karakteri Ahmet’in de dediği gibi “duvarların dili olsa da konuşsa” O duvarları birkaç sene önce ziyaret ettim. Zira Mustafa Kemal Atatürk’ün cephe dönüşlerinde evi gibi kullandığı bir mekanı ziyaret etmeden olmazdı.

Doğumun yüzüncü yılında güzel bir jest yapılmış eşyalarının  sergilendiği bir oda müze haline getirilmişti. İnsan bu odayı gezdiğinde çok etkileniyor ve duygulanıyor. Bir de Agatha Christie’nin odası var,  Doğu Ekspresi Cinayeti’ni 411 nolu odada yazmış. Bu odayı ziyaret edip etmediğimi şu an hatırlamıyorum, sanırım odayı gösterdiler ama içi ziyarete açık değildi…

Dizi Beklentileri Karşıladı mı!

Açıkçası diziyi büyük merakla bekleyenlerden biri de bendim. Kulüp gibi  başarılı bir diziden sonra doğrusu beklentim de yüksekti. Dört bölümünü izledim. Şimdi hayal kırıklığı yaşamadığımı söylemeyeyim mi! Evet prodüksiyon harika, kostümler, danslar zamanı iyi yansıtmış; belli ki çok para harcanmış, çok emek verilmiş, Kurgu dersen fena değil, sanırım biraz da Woody Allen’in 2011 yılında çektiği o şahane film (ilk defa fantastik anlatım tarzını  bu filmle sevmiştim) “Paris’te Gece Yarısı” ndan esinlenilmiş; fakat daha ilk bölümden itibaren insanda uyandırdığı duygu yapmacıklık!

Açık söyleyeyim Hazal Kaya bu diziye  oturmamış. Yapmacıklığı hissettiren de en fazla bu oyuncu seçimi olmuş.  Aşk-ı Memnu dizisine Nihal olarak  ne derece yakıştıysa bu diziye Peride olarak  o derece yakışmamış. Oyunculuğu zorlamış ama altından kalkamamış. Doğal akışı olmayan oyunculuk film ya da dizi içinde öyle sırıtıyor ki çevresindeki bütün unsurlar çok başarılı olsa da filmin kalitesini düşürüyor. Diğer oyunculara sözüm yok; gerek Halit karakterine can veren Selahattin Paşalı gerek komiser Reşat rolündeki Engin Hepileri hatta Ahmet karakterine can veren  Tansu Biçer ve yan karakterler rollerinin hakkını vermişler. Esra’yı absürd bir karakter olarak mı yaratmak istediler acaba? Peşinen söyleyeyim, absürd değil eğreti olmuş. 

Bir Kitap Uyarlaması 

Charles King’in “Pera Palas’ta Gece Yarısı” (Modern İstanbul’un Doğuşu) adlı kitabından uyarlanmış. İlk baskısı 2019 yılında yapılmış. Kitabı okumadım, elime geçen ilk fırsatta okuyacağım. Yazar 1967 doğumlu, Washington, Georgetown Üniversitesinde araştırma görevlisi. Kitap hakkında okuduğum kadarıyla tarihi öğeler taşıyan eser iki büyük savaş arasında Pera Palas’ı merkeze alarak bir yabancının  gözünden İstanbul’u anlatıyor. 

DİZİNİN KONUSU

Gelelim dizi konusuna; Esra bir gazetecidir. Gazete genel müdürü Esra’dan Pera Palas hakkında bir yazı yazmasını ister. Hayatı boyunca Pera Palas’ın kapısından içeriye girmemiş Esra  o gün içeriye girince otel görevlisi Ahmet ile karşılaşır. İlk gördüğü bir adamla senli benli konuşmaya, ona “Ahmet abi” diye hitap etmeye başlar. O gece otelde kalır ve gece yarısı zamanın yüz yıl gerisine gider. Zamanı geriye götüren şey aslında bir anahtardır. O anahtarın hikayesi de okuduğum kadarıyla yine Agatha Christie ile ilgilidir.

Ünlü yazarın kayıp on bir günü vardır, sonra birden ortaya çıkar. (Bu kayıp günlerin ardında bir aşk hikayesi olduğunu okumuştum bir yerlerde) Fakat nerede olduğunu asla söylemez. Ünlü film şirketi Warner Bros onun ölümünden sonra bu kayıp günlerin filmini yapmak için araştırmalara girişirler. Bir medyuma başvururlar. (Koskoca film şirketinin yaptığına bakın) Tamara Rand adlı bu medyum on bir kayıp günün sırrının Pera Palas Otelde saklı olduğunu söyler. Medyumun iddiasına göre yazarın sırrını onun sakladığı bir anahtar açıklayacaktır… 

Tabii Esra ve Ahmet’in bu zaman yolculuğunda hoş görüntüler ortaya çıkıyor. Mustafa Kemal’in Pera Palas’ta arkadaşlarıyla masada yemek yerken görüntüleri benim gibi birçok seyirciyi heyecanlandıracaktır…

Bunun dışında jenerik içeriği ve müziğini beğendiğimi söylemeliyim. 

Tarihi dram türündeki dizinin yönetmenliğini Emre Şahin  yaptı, senaryosunu Elif Uzman yazdı. Emek verilmiş ve ilginç bir hikaye; izlemeye başlayın sonrasında kendiniz karar verin. Ben kalan dört bölümü izleyip izlememe kararını henüz vermedim ama komplo ve suikastı engellemeye çalışan Esra (Peride olmuştur artık) ve Ahmet’in “bu konuda bari başarılı oldular mı” merakıyla  izleme eğiliminde hissediyorum kendimi…

İyi seyirler…

Yönetmen : Emre Şahin, Gizem Dağ

Senaryo : Elif Usman

Görüntü Yönetmeni : Clint Lealos

Kurgu : Ersin Eker, Evren Lus, Mesut Ulutaş

Müzik : Deniz Cuylan

Oyuncular : Hazal Kaya, Selahattin Paşalı, Tansu Biçer, Yasemin Szawlowski, James Chalmers, Engin Hepileri, Hakan Dinçkol, Ahmet Varlı, Nergis Öztürk, Osman Albayrak, Ergün Metin, Jordan J Gallagher, Clare Louise Frost

Türkiye / Tarihi-Gizem-Dram / 45 Dk. 8 Bölüm

İlgili Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu